Tarihte, bir fikirden doğup eyleme dönüşmüş hiçbir hareket, karşı eylem olmadan sadece karşıt bir fikir üreterek durdurulamamıştır. Fikir eyleme dönüşmeden önce karşıt fikir üretip onu yok edemediyseniz iş işten geçmiş demektir. Sizi yok etmek üzere gelen hiçbir düşmanı, konuşarak durduramazsınız. O düşman ancak bir eylemle saf dışı edilebilir.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüyle barışı savunan Mustafa Kemal Atatürk, vatanı yok etmek üzere isteyen, hain düşmanı karşı eylemle durdurmuştur. Daha sonrasında Cumhuriyet ve laiklik karşıtı fikir ve eylemleri de yine karşı fikir ve eylemlerle pasifize etmiştir. Ülkenin çağdaş bir düzeye ulaşılabilmesi için gereken şartları da ürettiği fikirlerin ardından eyleme geçirdiği devrimlerle sağlamıştır.
Hiçbir siyasi muhalefet, eyleme geçmiş iktidar hareketlerini, konuşmalar, kınamalar, boş tehditlerle durduramaz. Eylemsiz muhalefet, pasif muhalefettir. Etkisizdir. Kuru gürültü, iktidara zaman kazandırıp, ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Emil Cioran, “Çürümenin Kitabı” adlı eserinde; “Bir inanç için acı çekmiş olandan daha tehlikeli varlık yoktur. En büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar.” diye yazmıştır. (Metis Yayınları, Ocak 2021, 12. Sayfa)
Bir fikir, karşıt bir fikir, bir eylem de ancak karşıt bir eylemle durdurulabilir.
@radikalententelektuel
Bir yanıt yazın