Çok azının saf bir merakla ama çoğunun okumamayı ve bilme korkusunu meşru kılma adına sorduğu aşağıdaki soruya, pek çok kitapsever insan gibi biz de maruz kaldık Senem’le. Hiç kimse, büyük bir kütüphaneye ( göreceli bir kavram ) sahip ya da okumayı seven birisine ilk aklına gelen bu talihsiz soruyu sormamalı… Aşağıdaki alıntı, Umberto Eco ile aynı dertten muzdarip kitapseverler için;
“Ziyaretçi içeri girer ve ‘Ne çok kitap var! Hepsini okudunuz mu?’ diye sorar. Önceleri, bu soruyu yalnızca kitaplarla pek haşır neşir olmayan, beş tane ucuz gerilim romanı ve çocuklar için taksitle alınan bir ansiklopedi barındıran birkaç kitap rafı görmeye alışkın insanların sorduğunu düşünürdüm. Ancak deneyimlerim bana gösterdi ki aynı sözleri kuşku dışı kalan insanlar bile dile getirebilmektedir. Bunların, bir kitap rafını okunmuş kitapların depolandığı bir yer olarak gören ve kitaplığın bir çalışma aracı olduğunu düşünmeyen insanlar olduğunu söyleyebilirim. Ama iş burada bitmiyor. Şuna inanıyorum ki, karşısında bunca kitabı dizilmiş gören kim olursa olsun, okuma kaygısına kapılır ve acılarını ve pişmanlığını dile getiren soruyu sormadan edemez.”
(“Somon Balığıyla Yolculuk”, Umberto Eco, Can Yayınları, Ağustos 2016, 108. Sayfa)
Bir yanıt yazın